Ebeveyn • 09 Haziran 2020
Yazar: Elzem Güçlü Arslan - Psikolojik Danışman

ÇOCUĞUM SON DÖNEMDE NEDEN DAHA KOLAY AĞLIYOR / ÖFKELENİYOR?

Zamanımızın neredeyse tümünü evlerimizde geçirdiğimiz bu süreçte birçok farklı soru ebeveynlerin aklını kurcalayabiliyor. Bu sorulardan biri de çocuklarının son dönemlerde neden çok daha kolay ağladığı ya da öfkelendiği yönünde.

Kırık Kurabiye Fenomeni

Aletha J. Solter, ağlama ihtiyacının yavaş yavaş arttığını ve artık bir noktada dışarı çıkması gerektiğini söyler. Ve kırık kurabiye metaforunu kullanır:

“Örneğin, çocuğunuz yiyecek bir şey ister, siz de ona kutudaki son kurabiyeyi verirsiniz. Ama kutudaki son kurabiye kırıktır ve çocuğunuz bu yüzden mızıldanmaya başlar. Siz de ona bunun kutudaki son kurabiye olduğunu söylersiniz. O anda çocuğunuz kurabiye kırık olduğu için öfke nöbeti geçirir. Belli ki kurabiyenin kırık olması acı verici bir olay değildir. Çocukların bunun gibi çok küçük meselelere ağlamaları, birikmiş stresleri olduğunu gösterir.”  (Kaynak: Aletha J. Solter)

Evinizde kırık kurabiyenin yerini, buruşmuş bir kağıt, ucu açılmamış bir kalem ya da aranıp da bulunamayan bir pijama üstü almış olabilir.  Ağlamanın ya da öfke nöbetlerinin nedenleri bunlarmış gibi görünse de gerçek nedenler biraz daha derinde yatıyor olabilir. Bu nedenler, özlenen arkadaşlar da olabilir, uzun süredir duygusunu çok yoğun hissettiği kaygılı ebeveynleri de. Ya da uzun zamandır hissedemediği kontrol ve güven duygusu da olabilir.

Bu bakış açısından bakamadığımızda dudaklarımızdan dökülen ilk cümle:
“Bunda ağlanacak bir şey yok.” olur.
Oysaki her zaman, vardır.

Peki, ne yapabiliriz?

En önemli başlangıcı çocuğumuzun duygusunu kabul etmekle yapabiliriz. “Duygunu anlıyorum, kabul ediyorum.” hissi çocuklar için çok değerlidir. Anlaşılmış ve güvende hissetmelerini sağlar. Akılcı çözümleri sunmak (tamam hadi kalemin ucunu açalım!) veya ağlamaması için dikkatini dağıtmak yerine gözyaşlarıyla birlikte duygunun çıkmasına izin verebilirsiniz. Duygularının kabul edildiğini bilmesi onu rahatlatacaktır.

Duygularından bahsetmeye hazırsa ve bunu istiyorsa konuşabileceği ortamlar yaratmak iyi gelebilir. Eğer değilse oynamaktan hoşlandığı ya da tekrar tekrar oynadığı oyunlarda ona eşlik edebilirsiniz. Bu oyunların çocuğunuz için özel bir anlamı olabilir.

Bu süreçte birçok şeyin çocukların kontrolünde olmadığını hatırlamak da çok kıymetli. Çocuklar, bir süredir yapmak istedikleri birçok şeyi yapamıyor, görmek istedikleri kişileri göremiyorlar. Bu nedenle çocuğunuza (koşullar elverdiğince) kendi kontrolünde olan alanlar yaratmaya özen gösterebilirsiniz. Bu alanların en temeli çocuğun oyunlarıdır. Oynanacak oyunu seçmesi, içeriğini belirlemesi, rolleri kararlaştırması kontrolü çocuğunuza verecektir. Oyunları, ev içinde alınacak bazı kararlar izleyebilir. Mesela odasına asılacak fotoğrafların yerlerine karar vermesi veya akşam yapılacak yemeği üç seçenek arasından seçmesi gibi.

Eğer son zamanlarda biraz daha kaygılı olduğunu gözlemliyorsanız, çocuğunuzun içinde bulunduğu atmosferi ya da ebeveyn duygularınızı gözden geçirebilirsiniz. Örneğin, bu gözlem sonucu çocuğunuzun yanında sürekli virüsler hakkında konuşan birilerinin olduğunu fark edebilirsiniz ya da hijyen konusundaki uyarılarınızın biraz tepkisel olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bu gözleminiz sonucu kazanacağınız farkındalık çok kıymetli olabilir ve belki de bu gözlem, tutum değiştirmeniz gerektiğine karar vermenizle sonuçlanabilir.

Son olarak kendimize bazı soruları sormak da çocuğumuzu anlamamızı kolaylaştırabilir.
“Son zamanlarda neler oluyor? Çocuğum hangi zamanlarda daha rahat görünüyor? Hangi durumlar karşısında tetiklendiğini/tetiklendiğimi gözlemliyorum? Ebeveyn olarak ben nasıl hissediyorum?” soruları, sürece yönelik farkındalık kazanmamız konusunda bize rehber olabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.